brown concrete statue of man brown concrete statue of man

Özgür İrade Yalan mı? Beynimizin Sınırları Ne Kadar Gerçek?

Şu kahveyi alıp almamak… Sabah alarmı erteleyip ertelememek… Hayatımız boyunca irili ufaklı binlerce karar veriyoruz, değil mi? Peki, bu kararları verirken direksiyon gerçekten bizde mi? Yoksa biz sadece olayları izleyen, her şeyin önceden belirlendiği bir filmin seyircileri miyiz? İşte bu noktada o rahatsız edici soru beliriyor: Özgür irade yalan mı? Beynimizin içindeki o karmaşık ağ, nöronlar arası o çılgın trafik, aslında bizim sandığımız kadar özgür seçimler yapmamıza izin veriyor mu, yoksa her şey biyokimyamızın ve geçmiş deneyimlerimizin bir oyunu mu? Bu konuya dalınca insan kendini hem büyülenmiş hem de biraz ürkmüş hissediyor, kabul edelim.

Beynimiz Bizden Önce mi Karar Veriyor? Libet Deneyi ve Sonrası

Bu “özgür irade” meselesini kurcalayan bilim insanlarından biri Benjamin Libet. Yaptığı deneyler epey ses getirmişti. Basitçe anlatmak gerekirse, Libet insanlardan parmaklarını ne zaman oynatacaklarına “özgürce” karar vermelerini istedi ve bu sırada beyin aktivitelerini ölçtü. Sonuç? Şaşırtıcı! Beyindeki belirli bir aktivite (hazırlık potansiyeli deniyor), kişi parmağını oynatmaya karar verdiğini fark etmeden yaklaşık yarım saniye önce başlıyordu. Yani beyin, biz “şimdi yapacağım” demeden çok önce harekete geçiyordu sanki. Bu durum, “Acaba biz kararları almıyor da, sadece çoktan alınmış kararları mı fark ediyoruz?” sorusunu gündeme getirdi. Tabii bu deneyin yorumları, eleştirileri gırla gidiyor ama düşüncesi bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor.

özgür irade yalan mı - brain scan
Photo by Raimond Klavins on Unsplash

Determinizm Kapıyı Çalınca: Her Şey Yazılı mı?

Libet’in deneyleri ve benzeri nörobilimsel bulgular, felsefenin kadim tartışmalarından biri olan determinizm fikrini yeniden alevlendiriyor. Determinizm, en basit haliyle, evrendeki her olayın, kendinden önceki nedenlerin zorunlu bir sonucu olduğunu söyler. Yani, evrenin başlangıcındaki koşullar ve doğa yasaları bilinebilseydi, gelecekte olacak her şey (evet, sizin yarın ne yiyeceğiniz de dahil!) teorik olarak hesaplanabilirdi. Eğer her şey neden-sonuç ilişkisiyle belirleniyorsa, bizim “seçim” dediğimiz şey aslında bir yanılsama olabilir mi? Bu düşünce ilk başta biraz can sıkıcı, hatta korkutucu gelebilir. Sorumluluk ne olacak? Ahlak? Adalet? Eğer katil “beynim yaptı, ben değil” derse ne olacak? İşte felsefeciler ve bilim insanları bu sorularla boğuşup duruyor.

Peki Ya O “His”? Seçim Yaptığımı Hissediyorum Ama!

Tamam, bilim ve felsefe bir şeyler söylüyor ama dürüst olalım: Sabah yataktan kalkarken hangi terliği giyeceğinizi seçerken ya da menüden yemek sipariş ederken bir “seçim” yaptığınızı hissetmiyor musunuz? Ben hissediyorum! Sanki alternatifler var ve ben onlardan birini *tercih ediyorum*. İşte bu “özgür irade hissi” de meselenin başka bir katmanı. Bazı düşünürler (uyumculuk/compatibilism taraftarları), determinizm doğru olsa bile özgür iradenin bir şekilde var olabileceğini savunuyor. Belki de “özgür irade” dediğimiz şey, dışsal bir zorlama olmadan, kendi isteklerimiz ve değerlerimiz doğrultusunda hareket edebilme yeteneğidir? Yani, beynimdeki kimyasallar beni o kahveyi istemeye itse bile, eğer kimse kafama silah dayamıyorsa ve ben gerçekten o kahveyi *isteyerek* alıyorsam, bu da bir tür özgürlük sayılmaz mı? Bu bakış açısı, determinizmle kişisel sorumluluk hissini bir nebze barıştırıyor sanki.

black right palm illustration
Photo by okeykat on Unsplash

Beynimizin Sınırları ve Özgür İrade Yalan mı Sorusu

Konu sadece determinizm veya nöron aktivitesiyle de bitmiyor. Beynimizin çalışma şekli, algılarımız, önyargılarımız, hatta o anki ruh halimiz bile kararlarımızı etkiliyor. Daniel Kahneman gibi psikologlar, düşünce süreçlerimizdeki sistematik hataları, yani bilişsel önyargıları ortaya koyarak aslında ne kadar “mantıksız” kararlar alabildiğimizi gösterdi. Örneğin, “kayıptan kaçınma” eğilimi yüzünden, potansiyel bir kazanç yerine olası bir kayıptan kaçınmaya daha çok odaklanabiliyoruz. Ya da “doğrulama önyargısı” yüzünden, sadece kendi inançlarımızı destekleyen bilgileri fark edip diğerlerini görmezden gelebiliyoruz. Tüm bu “kusurlar”, beynimizin bize sunduğu gerçekliğin ne kadar filtrelenmiş ve manipüle edilmiş olabileceğini gösteriyor. Peki, bu kadar çok içsel ve dışsal faktörün etkisindeyken, özgür irade yalan mı sorusuna kesin bir “hayır” cevabı vermek ne kadar mümkün?

Son Söz Yerine: Belirsizlikte Yaşamak

Açıkçası, bu konuda kesin bir cevabım yok. Bilimsel kanıtlar bir yöne işaret ederken, içsel deneyimimiz başka bir şey fısıldıyor. Belki de özgür irade, mutlak anlamda olmasa bile, pratik bir gerçeklik olarak hayatımızda bir işleve sahiptir. Belki de bu “illüzyon”, bizi motive eden, sorumluluk almamızı sağlayan, toplumu bir arada tutan yapıştırıcıdır. Sam Harris gibi bazı düşünürler özgür iradenin tamamen bir illüzyon olduğunu söylerken, diğerleri farklı özgürlük tanımlarıyla onu kurtarmaya çalışıyor. Ben mi? Ben hala sabahları hangi çorabı giyeceğime “özgürce” karar verdiğimi hissetmeye devam ediyorum, ama bir yandan da beynimin bana küçük oyunlar oynuyor olabileceği ihtimalini aklımın bir köşesinde tutuyorum. Bu belirsizlik rahatsız edici olsa da, belki de insan olmanın bir parçasıdır.

özgür irade yalan mı - person thinking
Photo by Nick Fewings on Unsplash

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Tüm bu bilimsel ve felsefi tartışmalar ışığında, sizce kararlarınızın ne kadarı gerçekten size ait?

Paylaş:
  1. Hocam elinize sağlık valla. Libet deneyi kısmı özellikle çok düşündürücü… Beynimiz bizden önce karar veriyorsa biz kimiz o zaman? Resmen insanın ayarlarıyla oynuyor bu konular. Sabah kahvemi alırken bile bi durup düşündüm yazıyı okuduktan sonra 🙂

  2. Peki bu durum ahlaki sorumluluğu nasıl etkiliyor? Yani kararları biz vermiyosak suçun sorumlusu kim?

  3. Aynen yaa, bazen ben de hissediyorum bunu. Sanki bazı seçimleri otomatik pilotta yapıyormuşum gibi. Özellikle stresli anlarda hiç düşünmeden hareket ediyorum sonra farkına varıyorum. Yazı çok iyi özetlemiş kafamdakileri 👍 tşkler

  4. Libet deneyi ilginç ama belki de sadece basit motor hareketler için geçerlidir. Daha karmaşık kararlarda durum farklı olabilir mi? Bence bu kadar kesin konuşmak için erken.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir