group of person walking on road group of person walking on road

Sosyal Normlar Bizi Nasıl Etkiler? Toplum ve Bireysellik Arasındaki Çatışma

Hepimiz farkında olsak da olmasak da, hayatımızı şekillendiren görünmez ipler var: sosyal normlar. Sabah kalkıp giydiğimiz kıyafetten, toplu taşımada nasıl duracağımıza, hatta hangi mesleği “saygın” bulduğumuza kadar pek çok kararımızda sosyal normların etkisi altında kalıyoruz. Peki, bu normlar tam olarak nedir ve bizi nasıl bu kadar derinden etkileyebiliyorlar? Bireyselliğimizle toplumun beklentileri arasındaki o ince çizgide nasıl yürüyoruz? Gelin, bu konuya biraz daha yakından, samimi bir sohbet havasında bakalım. Eminim sizin de “Aaa evet, ben de bunu yaşamıştım!” diyeceğiniz anlar olacak.

Sosyal Normlar Nedir? (Görünmez Kurallarımız)

Sosyal normlar, en basit haliyle, bir grup veya toplum içinde kabul gören, beklenen davranış, tutum ve değerler bütünüdür. Yazılı olmayan kurallar gibidirler. Kimse bize “Otobüste yüksek sesle telefonla konuşma!” diye bir yönetmelik uzatmaz ama çoğumuz bunu yapmaktan çekiniriz, değil mi? Çünkü biliriz ki bu, toplumun genelinin hoş karşılamadığı bir davranıştır. Selamlaşma biçimleri, yemek yeme adabı, giyim kuşam tercihleri, hatta duyguları ifade etme şeklimiz bile bu normlardan etkilenir. Bunlar, toplumun düzenini sağlayan, bizi bir arada tutan yapıştırıcılar gibidir aslında. Ama bazen bu yapıştırıcı biraz fazla güçlü olup bizi sıkabiliyor da…

Neden Uyarız? (Sürü Psikolojisi mi, Hayatta Kalma İçgüdüsü mü?)

İyi de neden bu görünmez kurallara bu kadar bağlıyız? İşin içinde biraz “sürü psikolojisi” olduğu kesin. Sosyal psikolog Solomon Asch’in ünlü uyum deneylerini duymuşsunuzdur belki. Deneklerin, aslında yanlış olduğunu bildikleri halde, grup çoğunluğunun verdiği cevaba uyum sağladığını gösteren o çarpıcı deneyler… Grubun bir parçası olma, kabul görme ve dışlanmama isteği içimizde çok derinlerde yatan bir güdü. Düşünsenize, evrimsel süreçte tek başına kalan bir insan için hayatta kalmak ne kadar zordu? Gruba uyum sağlamak, kelimenin tam anlamıyla hayati bir öneme sahipti. Belki de bu yüzden, farklı olmanın getireceği o “tuhaf bakışlar” veya potansiyel dışlanma riski bizi hâlâ içten içe korkutuyor.

sosyal normların etkisi - crowd conformity
Photo by engin akyurt on Unsplash

Bireysellik Nereye Kayboldu? (Toplum Baskısı ve Otantik Benlik)

İşte tam burada işler biraz karışıyor. Bir yandan gruba ait olmak istiyoruz, diğer yandan da “kendimiz” olmak. Toplumun “normal” kabul ettiği kalıplara uymadığımızda hissettiğimiz o baskı… Lisedeyken herkesin dinlediği müzik türünü sevmek zorunda hissetmek, üniversitede “garantili” bir bölüm seçme baskısı, evlilik veya çocuk sahibi olma konusunda sürekli imalarla karşılaşmak… Tanıdık geldi mi? Toplumun beklentileriyle kendi arzularımız çatıştığında, içimizde bir gerilim başlıyor. Filozofların “otantik benlik” dediği, yani kendi değerlerimize ve isteklerimize uygun yaşama hali, bu normlar yüzünden bazen çok uzak bir hayal gibi görünebiliyor. Sürekli başkalarının onayını aramak, kendi sesimizi duymamızı engelliyor sanki.

Sosyal Normların Etkisi: İyi mi Kötü mü?

Peki, sosyal normlar tamamen kötü mü? Elbette hayır. Başta da dediğim gibi, toplumsal düzenin sağlanmasında kritik rolleri var. Trafik kuralları, sıra beklemek, başkalarının özel alanına saygı göstermek gibi normlar olmadan bir arada yaşamak kaosa dönüşebilirdi. Normlar, bize ne beklememiz gerektiğini söyler, belirsizliği azaltır ve sosyal etkileşimleri kolaylaştırır. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Özellikle katı ve sorgulanmayan normlar, yaratıcılığı öldürebilir, bireysel gelişimi engelleyebilir ve hatta ayrımcılığa yol açabilir. Tarih boyunca “normal” kabul edilen ama aslında zararlı olan pek çok norm olduğunu unutmamak gerek. Sosyal normların etkisi altında ezilmeden, onların faydalı yönlerinden yararlanmak mümkün mü? İşte asıl soru bu.

persons hand doing peace sign
Photo by engin akyurt on Unsplash

Normları Esnetmek: İsyankâr mı, Öncü mü?

Bazen toplumun dayattığı normlara “Hayır!” demek gerekir. Kendi doğrularını savunmak, farklı bir yol çizmek… Bu kolay değil, biliyorum. Çoğu zaman “isyankâr”, “tuhaf” veya “uyumsuz” olarak etiketlenme riskini göze almayı gerektirir. Ama unutmayın, bugün bize normal gelen pek çok şey, dünün norm yıkanları sayesinde mümkün oldu. Kadınların oy hakkı için mücadele eden süfrajetleri, ırk ayrımcılığına karşı duran Rosa Parks’ı, dünyanın döndüğünü söyleyen Galileo’yu düşünün… Onlar da kendi zamanlarının normlarına kafa tutmuşlardı. Bazen bir normu sorgulamak, sadece kişisel bir özgürleşme eylemi değil, aynı zamanda toplumu ileriye taşıyan bir adım olabilir. Belki de o “pembe saçlı teyze” sadece marjinal değil, aynı zamanda hepimize “Farklı olmakta sorun yok!” mesajı veren bir öncüdür, ne dersiniz? Sosyal normların etkisi üzerine düşünürken bu perspektifi de akılda tutmak önemli.

sosyal normların etkisi - social influence
Photo by Stefan Lehner on Unsplash

Kendi Yolunu Çizmek: Dengede Kalmak Mümkün mü?

Toplum içinde yaşarken sosyal normlardan tamamen bağımsız olmak pek mümkün değil. Zaten amaç da bu olmamalı belki de. Önemli olan, hangi normların bize hizmet ettiğini, hangilerinin bizi kısıtladığını ayırt edebilmek ve bu farkındalıkla kendi seçimlerimizi yapabilmek. Başkalarının ne düşüneceği korkusuyla yaşamak yerine, kendi değerlerimize sadık kalmaya çalışmak… Bu sürekli bir denge arayışı aslında. Bazen uyum sağlamak, bazen ise kendi bildiğimizi okumak gerekiyor. Kendime sık sık soruyorum: “Bu kararı gerçekten ben mi istiyorum, yoksa ‘öyle olması gerektiği’ için mi yapıyorum?” Bu sorunun cevabını dürüstçe verebildiğimizde, sanırım o dengeye biraz daha yaklaşıyoruz.

Sonuçta hepimiz bu toplumun bir parçasıyız ve sosyal normların etkisi hayatımızın bir gerçeği. Ama aynı zamanda birer bireyiz, kendi renklerimiz, hayallerimiz ve doğrularımız var. Bu ikisi arasındaki dansı nasıl yönettiğimiz, hayat kalitemizi ve mutluluğumuzu doğrudan etkiliyor.

Peki siz, toplumun beklentileriyle kendi istekleriniz arasında sıkışıp kaldığınızı hissettiğinizde ne yapıyorsunuz?

Paylaş:
  1. Hocam elinize sağlık güzel bi yazı olmuş. O ‘görünmez ipler’ benzetmesi cuk oturmuş valla 👍 Bazen hakikaten ne istediğimle toplum ne bekliyor arasında kalıyorum resmen. Özellikle ‘saygın’ meslek konusu çok tanıdık geldi… teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir